İSTANBUL ARKEOLOJİ MÜZELERİ


                                                                                                                                         Osman KELEŞ 28/03/2020
          İstanbul Arkeoloji Müzesi, İstanbul’un Fatih ilçesinde yer almaktadır. Gülhane Parkı’nın girişinden Topkapı Sarayı’na çıkan Osman Hamdi Bey Yokuşu’nun üzerinde yer almaktadır.

          Osmanlı’da tarihi eser toplama merakının izleri Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar uzanır ancak müzeciliğin kurumsal olarak çıkışı İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin 1869 yılında İmparatorluk Müzesi ( Müze-i Hümayun) olarak kuruluşuna denk gelir. Aya İrini Kilisesi’nde o güne değin toplanmış arkeolojik eserlerden oluşan Müze-i Hümayun, İstanbul Arkeoloji Müzelerinin temelini oluşturmaktadır. Eserin yetersiz kalması üzerine Fatih Sultan Mehmet devrinde yaptırılmış olan Çinili Köşk tekrardan elden geçirilerek 1880 yılında müze binası olarak hizmete başlamıştır.


İstanbul Arkeoloji Müzeleri giriş kapısı

1881 yılında Osman Hamdi Bey’in müze müdürü olmasıyla kendisinin yürüttüğü kazılardan çıkardığı eserlerin de sergilenebilmesi için yeni bir müze binası ihtiyacına duyulmuştur.
Çinili Köşk’ün karşısına Mimar Aleksandır Vallaury tarafından inşa edilen “ Asar’ı Atika Müzesi” ( Eski Eserler Müzesi) 1891 yılında ziyarete açılmıştır. Eser uzun cephede geniş merdivenli iki girişi dörder sütun ve alınlıklarıyla Neo- Klasik mimarinin en güzel ve Dünyanın müze olarak inşa edilmiş en eski örneklerindendir. Binanın cephesi, Mimarı Alexandre Vallaury tarafından, İskender Lahti ve Ağlayan Kadınlar Lahti’nden esinlenerek yapılmıştır. Müzede, tarih öncesi çağlardan Osmanlı Dönemi'ne dek uzanan ve aralarında Antik Çağ heykelleri, İskender Lahdi, Ağlayan Kadınlar Lahdi ve Tabnit Lahdi’nin de bulunduğu eşsiz eserler yer alıyor.

İstanbul Arkeoloji Müzelerinden Eski Eserler Müzesi binası


        Ağlayan Kadınlar Lahdi

     Ağlayan Kadınlar Lahdi; M.Ö. 350 civarına tarihlenen arkeolojide 'sütunlu lahitler' olarak adlandırılan grubun en iyi örneği. Yunan yontu sanatındaki doğu izlerini taşıyor. Figürlerin üzüntülerini yansıtan hareket ve ifadeler, Semitik topluluklara ait özellikler. Lahdin, Sidon Kralı Straton'a ait olduğu sanılıyor. Sütunların arasında yer alan 18 üzgün kadın figürü, ölünün haremindeki kadınları simgeliyor. Lahit kapağının kenarları, cenaze alayının kabartmalarıyla çevrili. Bütün figürler, doğal hareketleri ve görünümleriyle, gerçek hayattan alınmış sahneler olarak tasvir edilmiş
.


         

  İskender Lahdi, İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nde bulunan en önemli eser kabul edilmektedir. 1887 yılında Sidon kentinin krallar mezarlığında bulunmuştur. M.Ö. 312- 307 Yıllarına tarihlenir. Her ne kadar İskender Lahdi olarak anılsa da aslında İskender'e ait değildir. Sidon Kralı Abdalonymos'a ait olduğu düşünülmektedir.
                                                       
        İskender Lahti


          Sidmara Lahti; Antik Lahit, Konya Karaman-Ayrancı Ambar arası Köyü Ambar Höyük’te 1898 yılında yapılan kazılarda ortaya çıkan ve dünyanın en büyük lahti (25 ton) olarak bilinen Sidamara Lahdi önce Konya Arkeoloji Müzesinde sonrasında Osman Hamdi Bey isteği üzerine, 1901 yılında Halil Ethem Bey tarafından İstanbul’a götürülen lahit, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde Sergilenmeye başlamıştır. Lahit İ.S. 3. Yüzyılın 2. yarısına tarihlendirilmektedir. Yükseklik 313 cm, Uzunluk 381 cm, Eni ise 200 cm olarak hesaplanmıştır. 


        Sidamara Lahti


         İstanbul Arkeoloji Müzelerinin bir diğer binası ise Osman Hamdi Bey tarafından 1883 yılında yaptırılan “Sanayi-i Nefise Mektebi” ( Güzel Sanatlar Akademisi) olarak inşa ettirilen yapı ise günümüzde Eski Şark Eserleri Müzesi olarak kullanılmaktadır. 1917-19 ve 1932-35 yıllarında müze olarak düzenlenmiştir Anadolu, Mezopotamya, Mısır ve Arap eserlerinin, Kadeş Antlaşması, Zincirli Heykel’in sergilendiği Eski Şark Eserleri Müzesi’nde 75.000 çivi yazılı belgenin bulunduğu Tablet Arşivi ve 20.000’e yakın arkeolojik eser bulunmaktadır. İslamiyet öncesi Arap Yarımadası Eserleri, Mısır Eserleri, Mezopotamya Eserleri, Anadolu Eserleri ve Çivi Yazılı Belgeler bu müzede sergilenmektedir. Akad Kralı Naramsin’in steli, Kadeş Antlaşması, İştar Kapısı gibi eşsiz eserler bu bölümde yer almaktadır.
  
 Eski Şark Eserleri Müzesi


       Kadeş Antlaşması; M.Ö. 1274 tarihinde II. Ramses ile Muvattalli arasında Kadeş önünde büyük bir meydan savaşı yapılmış ve Kadeş Barış Antlaşması ile sonuçlanmıştır. Bu antlaşmaya bağlı olarak II. Ramses savaştan önce aldığı yerleri boşaltmış, Kadeş Şehri Hititlere kalmıştır. Kadeş Barış Antlaşması sırasında orduda çıkan bir isyanda, Muvattalli öldürülmüştür. Antlaşma, onun yerine geçen III. Hattuşili tarafından imzalanmıştır. (M.Ö.1269) Bu antlaşma dünya tarihinde eşitlik ilke-sine dayanan en eski antlaşmadır. Antlaşma çivi yazısıyla gümüş plakalar üzerine Akadca olarak yazılmıştır. Ayrıca Kralın mührünün yanında Kraliçenin mührü de vardır. Bu antlaşmanın gümüş levhalara kazınmış olan asıl metinleri kayıptır. Mısır’da tapınakların duvarlarına kazınan antlaşmanın bir nüshası da, Boğazköy (Boğazkale) kazılarında kil tablet olarak bulunmuş olup İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir. Kadeş antlaşmasının Hattuşa’da bulunan çivi yazılı tabletinin büyütülmüş kopyası New York’ta Birleşmiş Milletler Binasında asılıdır. 
       Kadeş Antlaşması

      Çinili Köşk Müzesi
Çinili Köşk Müzesi; 1472’de Fatih Sultan Mehmet Dönemi’nde inşa edilen Çinili Köşk koleksiyonlarında 11-20. yüzyıl başlarına tarihlenen Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait 2000 civarında eser bulunuyor. 1432 tarihli Karamanoğlu İbrahim Bey İmareti’ne ait çini mihrap, 1590 yılında yapılan Ab-ı Hayat Çeşmesi ile İznik ve Çanakkale yapımı birçok eser vardır. Çinili Köşk Müzesi; 1875-91 yılları arasında İmparatorluk Müzesi olarak kullanılmış, 1953 yılında Türk ve İslam eserleri sergilenmeye başlanmış, 1981 yılında İstanbul Arkeoloji Müzelerine dâhil olmuştur. Çinili Köşk’ün ön cephesi tek, arka cephesi ise iki katlı bir yapıdır.

Böylece aynı bahçe etrafında İstanbul Arkeoloji Müzeleri adı altında üç müze oluşmuştur. İstanbul Arkeoloji Müzesi; çeşitli kültürlere ait bir milyonu aşkın eserle, Dünyanın en büyük müzeleri arasındadır.
       İstanbul Arkeoloji Müzeleri Vaziyet Planı
Müzeye ulaşım için birçok alternatif yol vardır. Kadıköy’den Eminönü yönüne giden vapurlarla karşıya geçtikten sonra iskelenin karşısında bulunan Bağcılar yönüne giden Kabataş- Bağcılar tramvay hattıyla Gülhane durağında inerek İstanbul Arkeoloji Müzelerine ulaşılabilir.
Üsküdar’dan Marmarayı kullanarak Sirkeci durağından indikten sonra tren istasyonunun karşısında bulunan Bağcılar yönüne giden Kabataş- Bağcılar tramvay hattıyla Gülhane durağında inerek İstanbul Arkeoloji Müzelerine ulaşılmaktadır.

Avrupa yakasından gelecekler için ise Büyükçekmece, Esenyurt, Avcılar, Başakşehir, Bahçelievler, taraflarından gelenler Metrobüs ile Cevizlibağ durağında indikten sonra Kabataş yönüne giden Kabataş - Bağcılar tramvay hattıyla Gülhane durağında inerek İstanbul Arkeoloji Müzelerine ulaşılmaktadır. Taksim’den gelenler için ise İstiklal Caddesinin sonundaki Tünel ile Karaköy’e indikten sonra hemen karşınızda bulunan Bağcılar yönüne giden Kabataş – Bağcılar tramvay hattıyla Gülhane durağında inerek İstanbul Arkeoloji Müzelerine ulaşabilirsiniz.
Müzenin Konumu


İstanbul Arkeoloji Müzeleri, yaz sezonu olan 1 Nisan ile 1 Ekim arasında sabah 9.00 ile akşam 20.00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Kış sezonu olarak kabul edilen 1 Ekim ile 1 Nisan arasında ise 18.00’de kapanmaktadır.

KAYNAKÇA

Bu blogdaki popüler yayınlar

AVRUPA'DA KAROLENJ HANEDANLIĞI VE DÖNEM SANATI

HRİSTİYAN SANATINDA İMGE VE TASVİR